YABANCILARA TÜRKÇE ÖĞRETİRKEN BİRİKTİRDİĞİM ANILAR

 Yaklaşık bir yıldır yabancılara, Türkçe dersi veriyorum. Hem bana anı kalsın hem de yapılan ortak hataları bularak buna daha çok dikkat etmek için bu yazıyı paylaşıyorum. Aynı zamanda, bundan birkaç ay önce yabancılara nasıl Türkçe öğretmenliği yaptığım hakkında bir post paylaşmıştım. Bu yazıyı şurada bulabilirsiniz: Link

BAZI TATLI HATALAR

  • İşemek mi çalışmak mı?

Türkçe'nin bazı kendine has özelliklerinden dolayı bir çok kelimeyi ve fiili tek bir kökten türettiğimizi biliyorsunuzdur. Bu durum öğrencilerimden birinin kafasını karıştırmıştı ve çalışmak fiili yerine "iş" kelimesinden "işemek" fiilini türetmişti. İçimden çok gülsem de sükunetimi koruyup sakince işemenin ne demek olduğunu anlattım.

  • Düz gitmek ve ilerlemek ve düz***?

Bir gün de yol tarifi nasıl verilir onu öğreniyoruz. Ben örnek veriyorum mesela doğru gitmek, ileri gitmek, düz gitmek diyebilirsiniz ve hatta ileri kelimesini fiilleştirip "ilerlemek" de diyebilirsiniz dedim. Öğrencim de "aa o zaman düz-*** de diyebilir miyim diye sordu". Bu sefer şakayı kaldırabilecek bir öğrencim olduğu için karşılıklı gülerek neden olmayacağını açıkladım :) 

  • Ödevim afiyet olsun

Bir öğrencim kontrol etmem için tamamladığı ödevi bana gönderdi. Ben de ödevi eksiksiz bulduğum için "çok güzel olmuş elinize sağlık" yazdım. O da geri dönüt olarak bana "afiyet olsun" demiş.

  • Sucu mu?

"Eminim ki çok iyi bir sucusundur" dedi bir öğrencim. Araba sürmekten bahsediyorduk, sürücü demek istemiş. Bu da beni çok güldürmüştü.

ÇOCUKLAR İLE ANILAR

Şu aralar yetişkinlerden çok çocuklara ders veriyorum. Yaşları 5-8 ve 11 olan üç öğrencim var. Yaşlarından dolayı özellikle online derslerde odaklanmaları zor olduğu için veya teknolojiyi çözemedikleri için bazı komik olaylar yaşadım.

Bir gün 8 ve 11 yaşındaki öğrencilerimle ders yapıyordum (kardeş oldukları için beraber derse giriyorlar). Sonra, ödevlerinizi yaptınız mı diye sordum. Yüzüme baktılar ve bir anda büyük olan kamerayı kapattı ancak mikrofonu kapatmayı unuttuğu için onları göremesem de duyabiliyordum. Sonra aralarında şöyle bir konuşma geçti : 

-ödevimizi yaptık demeliyiz, yalan söylemeliyiz.

+hayır bence söylememeliyiz...

Kamerayı açtıklarında, gülümseyerek sizi duydum dedim. Bu yüzden ödevlerini yapmadıklarını itiraf etmek zorunda kaldılar.

5 yaşındaki öğrencimle de daha farklı olaylar yaşadım. Mesela ekranımı paylaşıp üç elma resmi gösteriyorum ve bunlardan hangisi kırmızı; "1. mi 2. mi 3. mü" diye soruyorum. Ekranı parmağı ile göstererek BU diyor ama ben "sayısını söyler misin" diyince, BU işte BU diye diretiyor. Ben de ne yapacağımı şaşırıyorum.

Yine aynı öğrencim bana oyuncaklarını gösterecekti. Kameranın tam olarak nerede olduğunu bilmediğinden oyuncaklarını benim göremeyeceğim bir yere tutuyor o zaman da "biraz daha sağa getir, azıcık daha..." diyerek onu yönlendirmeye çalışıyorum. Ben böyle dedikçe o da neden oyuncağı tuttuğu yerden göremediğimi düşünerek şaşkın şaşkın bana bakıyor.




Yorumlar

Popüler Yayınlar