İSTANBUL ARKEOLOJİ MÜZESİ

Yılbaşından bir gün önce yurt odasında yalnız kaldığım için canım çok sıkılmıştı ve yağmur yağdığından dolayı yapabileceğim şeyler kısıtlanmıştı. Ben de kalkıp hazırlandım ve İstanbul Arkeoloji müzesine gittim. Müzeye giriş 18 yaş altına ücretsiz. Normal giriş fiyatı ise 20 TL.


 Müze 3 kısımdan oluşuyor. Birinci kısım Arkeoloji Müzesi bölümü. Osman Hamdi Bey önderliğinde 1891'de ziyarete açılmış. İlk kısım genel olarak batı eserleri ile dolu ve oldukça kapsamlı. Eserlerin bolluğuna bir maşallah çekerek birinci bölümü bitirdik. Burada görülmesi gereken şeylerden biri İskender Lahdi. Diğer ilgimi çeken şeylerden biri de Üsküdar metrosu kazısında çıkarılan eserlerin fotoğrafı. Üsküdar metrosu yapılırken kazının çok yavaş sürdüğünü çünkü sürekli arkeolojik eserler bulunduğunu duymuştuk. İşte bu kazılardan birkaç fotoğraf da burada yerini almış.


Müzenin ikinci kısmı Çinili Köşk. muze.gov.tr'nin verdiği bilgilere göre Selçuklu etkisinde yapılmış Osmanlı sivil mimarisinin İstanbul'da bulunan tek örneği imiş. 


İŞTAR (BABİL) KAPISI

Benim en etkilendiğim ve en sevdiğim kısım olarak nitelendirebileceğim üçüncü kısım ise Eski Şark Eserleri bölümü. Burayı bu kadar övmemin en büyük nedenlerinden biri muhtemelen Adanalı olup Çukurova coğrafyasının eserlerini bir arada görebilmem, diğeri ise birçok ilklerin burada yerini almış olması. İlkler derken mesela:
Kadeş Antlaşması (İlk Yazılı Antlaşma)



En Eski Aşk Şiiri



Şiir'de şunlar yazmaktadır.
Güvey, canımın içi,
Gönül açar güzelliğin, bal gibi tatlı
Aslan, canımın içi,
Hoştur güzelliğin, bal gibi tatlı.
Beni esir ettin, titreyerek önünde durayım,
Güvey, yatak odasına götür beni,
Beni esir ettin, titreyerek önünde durayım,
Aslan, yatak odasına götür beni.
Güvey, benden zevkini aldın,
Söyle anama, sana tatlılar verecek,
Babam sana armağanlar verecek,
Ruhun, bilirim ruhunun nerede neşelendiğini,
Güvey, şafağa değin uyu evimizde,
Yüreğin, bilirim yüreğinin nerede sevindiğini,
Aslan, şafağa değin uyu evimizde.
Sen, beni sevdiğin için,
Yalvarırım okşayışlarını ver bana,
Yüce tanrım, yüce koruyucum,
Enlil’in yüreğini sevindiren Şu-sin’im,
Yalvarırım okşayışlarını ver bana.
Senin bal gibi tatlı yerin, yalvarırım elini onun üstüne koy,
Elimi gişban-giysisi gibi onun üstüne koy,
Elimi gişban-sikin-giysisi gibi onun üstüne kapa.
Kaynak: Onedio

Tabii bir de Adana Arkeoloji Müzesi'nde gördüğüm Tarhunda yokluğuma dayanamayıp buraya gelmiş. Evden uzakta tanıdık birilerini görmek güzel.


Fırtın Tanrısı Tarhunda

Yorumlar

Popüler Yayınlar