AS ONE

Bir tatilde daha sıkılıp film izlemeye karar verdim. İçimden -her zaman olduğu gibi- Asya filmleri izlemek geçiyordu. Uzakdoğu film kategorisinde gezinirken afişini beğendiğim bir filme başladım. Birden önüme masa tenisi müsabakası çıktı. Açıkçası afişini uzaktan casus filmine benzettiğim için(dalga geçmeyin lütfen :D) hayal kırıklığına uğradım. Yinede spor filmlerini sevdiğimden izlemeye devam ettim.
Öncelikle, film gerçek bir hikayeden alıntıdır. Beni en çok etkileyen kısmı bu oldu zaten. 
Yıllardan beri süregelen devlet ayrılığı yüzünden Kuzey ve Güney Kore tüm masa tenisi müsabakalarında doğal olarak ayrı yarışıyorlardır. Böyle olmasına rağmen 1.liği sürekli Çinliler'e kaptırılmasından yakınan iki Kore devleti artık bundan yorulmuştur. Her anlamda birbirinden ayrılmış Kore devletleri Japonya'da yapılacak olan Dünya Şampiyonası için birleşmeye karar verirler. Yıllardır dünyanın tek ''ayrı devleti'' olarak yaşayan Koreliler'e bir maç için birleşmek ve uyum sağlamak zor gelecektir.


Otele vardıklarından itibaren Kuzey Korelilerin disiplini ve otoriterliğinin yanında Güney Korelilerin rahat ve kaygısız durumu -ki bu bana Türk milletini hatırlatmıştır- iki takımın da anlaşmasını biraz güçleştirecektir. Özellikle bir önceki şampiyonada rakip olarak yarışmış Hyeon Jeong-hwa ve Lee Boon-hee için aynı takımda olmak ayrı bir efor harcamak demektir. Ne kadar alışma sürecinde kültür çatışması ve kavgalar çıksa da yavaş yavaş birbirine alışmaya çalışan iki takım en sonunda unutulmayacak ilişkiler kurmaya başlarlar.
Güney Korelilerin rahatlığına kendini kaptıran Kuzey Koreliler onlarla içip eğlenmeye başlayınca bu durum Kuzey Kore Devletin gözüne batar ve Kuzey Kore'nin maçlarda yer almasına engel olurlar. Güney Koreliler kendileri gibi belledikleri takım arkadaşlarının yanlarında yer almamasına üzülüp onların maçlara katılmasını sağlarlar. Birlik olup hırsla hedefe odaklanan Kore devleti, şampiyonanın sonunda Çin'i ağır bir yenilgiye uğratırlar. Devletlerini gururlandıran Koreliler bir yandan da tekrar bir araya gelemeyeceklerinin üzüntüsüne kapılırlar. Bir daha görüşemeyeceklerine en çok üzülen Hyeon Jeong-hwa ve Lee Boon-hee ağlaya ağlaya vedalaşmak zorunda kalırlar. Başka kaynaklardan edindiğim bilgiler üzerine bu karakterler gerçekten 1991 şampiyonası süresince birbirleriyle olumlu ilişkiler kurup ayrılırlarken filmde olduğu gibi gözyaşı dökmüşlerdir. Son görüşmeleri ise 1993 şampiyonası olmuştur.

Kuzey-Güney Kore ilişkilerine daha yakın bir perspektiften bakmamı sağlayan bu filmden çıkardığım sonuç şudur ki; devlet, savaş ve kırgınlıklar insanların insanlık duygusunu köreltmiyor. İnsanlar bir amaç uğruna bir araya geldiklerinde, tek yürek olduklarında Çin Seddi bile onları durduramıyor. Temmennim odur ki: İnsanları guruplaşmaya iten ve herkesten dost olabileceğini unutturan şu ayrılıklardan kurtulmamızdır.


Yorumlar

Popüler Yayınlar