TARSUS'U BİR GÜNDE YÜRÜYEREK NASIL DOLAŞIRIM?

Herkes bilir ki bir yeri gezip görürken en önemli faktör en kısa zamanda en ucuza çok yer görmektir.  Bu yazımda Mersin'in önemli ilçelerinden biri olan Tarsus'u bir günde yürüyerek en ucuza nasıl dolaştığımızı anlatacağım.

Öncelikle sabah kahvaltımızı evde yapıp saat 9'da Adana'dan trene binip 9.40 civarında Tarsus istasyonunda indik. (2018 yaz zamanı tek yön Adana-Tarsus tren fiyatı: 5.50 TL)
Tarsus istasyonuna vardığımızda ilk durağımız olan St. Paul Kuyusu'na doğru yola çıktık. İstasyondan kuyuya yürüyüş yaklaşık 10-12 dakika sürdü.

ST. PAUL KUYUSU VE TARSUS TARİHİ EVLERİ:

St.Paul Kuyusunun Hristiyanlar için önemi büyük. Geçmişte Kudüs'e giden Hristiyanlar tarafından yol üzerinde durulur ziyaret edilirmiş. (Kuyuya giriş fiyatı: 5TL. Ancak biz buraya girmeden sadece dışından baktık.) Kuyunun bulunduğu muhit eski Tarsus evleri ile dolu. Hem güzel fotoğraflar yakalayabileceğiniz hem de, keşke apartmanların kökü kurusa da bu evlerde yaşayabilsek diyeceğiniz bir yer.


ULU CAMİ VE KIRKKAŞIK BEDESTENİ:

Tarsus'un tarihi dokusunu biraz soluduktan sonra daha fazlası için Ulu Cami'ye geçiyoruz. Kuyudan buraya gelmek yaklaşık 5 dakika sürüyor ve Ulu Cami ile Kırkkaşık Bedesteni dip dibe bulunuyor bu sayede bir taşla iki kuş vurmuş oluyoruz. Öncelikle Kırkkaşık Bedesteni'ne girip Tarsus çevresinde önemli bir yeri olan efsane, ''Şahmeran'' temalı hediyelik eşyalardan veya el yapımı küpe, kolye ve şallardan alabilirsiniz. Bunun yanında Çukurova bölgesinde ''kaynar'' olarak bilinen sıcak tarçınlı içecekten yudumlayabilirsiniz.


Alışverişinizi bitirdikten sonra bedestenin diğer ucundan Ulu Cami'nin girişine çıkabilirsiniz. Bu caminin hoşuma giden yanı diğer ibadethanelere göre daha işlek olması. İçerisi sanki sadece insanların namazını kılıp çıktığı bir yer gibi değil de bahçesinde kedi evinin olduğu, sohbet-muhabbete renk katacak meşrubatların içilebildiği bir büfenin de eklendiği, cemaatinin çok samimi bir şekilde misafirleri karşıladığı bir yer.


Özellikle caminin içinde bahsettiğim büfeden el yapımı karsambaç yemenizi tavsiye ederim. Karsambaça yabancı olanlar için şöyle açıklayayım: Yaz aylarında Çukurova'nın en sevilen soğuk (buzlu veya karlı) tatlısıdır. Bici Bici ile karıştırılması muhtemeldir ancak Bicinin içinde nişasta ve reçel (bazen renkli boya ve gül suyu konulabiliyor) vardır, Karsambaç bunun nişastasız halidir. Tarsus'taki karsambaçı güzel yapan şey ise gül suyu ve reçeli, yontulmuş buzun üzerine dökülüp az ve basit malzemelerle harikalar yaratılmasıdır.


KARSAMBAÇ

SAAT KULESİ


ST. PAUL KİLİSESİ:

Cami ve anlata anlata bitiremediğim karsambaça veda ettikten sonra St. Paul Kilise'sine doğru yola çıkıyoruz. Bu kilise Ulu Cami'nin 3 dakika kadar aşağısında kalıyor. İçeri giriş 5 TL ancak müze kartınız varsa ücretsiz girebiliyorsunuz. Tarsus'un inanç turizminde önemli yere sahip bu kilise aynı zamanda içindeki tasvir ve ikonaların dünyada eşi benzerinin bulunmamasından mütevellit buraya gelen turistlerin ziyaret listesinde başı çekiyor.



DANYAL PEYGAMBER'İN KABRİ VE KUBATPAŞA MEDRESESİ:

Kilisemizi de ziyaret ettikten sonra rotada hafif bir geri dönüş yapıp Kubatpaşa Medresesi için yürümeye devam ediyoruz. Bizim ziyretimiz süresinde Kubatpaşa Medresesine giremedik ancak hemen dibinde bulunan Danyal Peygamber'in kabrini ziyaret edebildik. İçeri girişler ücretsiz artı olarak kadınlar için girişte etek ve başörtüsü bulunuyor. Bu şekilde ziyaretçilere büyük kolaylık sağlanmış oluyor. Kısaca tarihçesini özet geçmek gerekirse Danyal Peygamber'in cesedi Hz.Ömer tarafından bulunmuş, kötü insanların eline düşmesin diye akan çaylardan birinin altına defnettirilmiş.



ESKİ CAMİ, ŞAHMERAN HEYKELİ VE TARSUS ŞELALESİ:

Fatihamızı okuduktan sonra saatin 13.00 olması ve yaz güneşinin yakıcı etkisine maruz kalmamız nedeniyle daha serin bir yere, Tarsus Şelalesi'ne gitmeye karar verdik. Danyal Peygamber'in Kabri'nin tam karşısındaki göbekte Şahmeran Heykeli ve onun da tam yanında Eski Cami duruyor. Eski Cami yapısı geçmişe dayanıyor. Normalde kilise olarak inşa edilmiş ancak 1400'lü yıllarda camiye çevrilmiş. İşte tam bu caminin önünden bir dolmuş bizi Tarsus Şelalesi'ne götürdü. Sıcaktan bastığımız yer yanmaya başlamıştı ki şelale ile karşılaşınca tüm yorgunluğumuz geçti.Tarsus Şelalesi'nin serin havası adeta çölün ortasında vaha bulmuş etkisi yaratarak ayaklarımızın yangınını aldı. Burada 2-3 saat oturup tantuni yeme hayallerimizi sıkmaya kaptırarak tavla atıp ağaçlardan şelalenin serin sularına atlayan çocukları izledik. Geri döneceğimiz zaman yine aynı dolmuşa binip trene yetiştik ve Adana'ya döndük.



PEKİ TARSUS SADECE BU KADAR MI?
Cevabım hayır. Tarsus'ta yazdıklarımın dışında yapılacak ve gezilecek çok şey var. Örneğin merkezin biraz dışında bulunan Ashab-ı Kehf mağarası gezilebilir veya şehirdeki batı etkisini görmek istiyorsanız Tarsus Amerikan Koleji'nin eski binasını görmeye gidebilirsiniz.

Yorumlar

Popüler Yayınlar