YEŞİLÇAM'IN İZİNDE

HABABAM SINIFI MÜZESİ

Üsküdar taraflarında Adile Sultan Kasrı diye bir öğretmenevi var. Önceden Adile Sultan'a abisi Abdülmecit tarafından hediye edilen bu saray şimdileri ise pazar kahvaltılarında insanların aileleriyle iki çift laf ettikleri, evlenenlerin konak havası yaratan fotoğraflar çekilmeye çalıştıkları ve bizim gibilerin ise Hababam Sınıfı'nın çekildiği yeri ziyarete geldikleri bir yer haline dönüşmüş.
Binanın girişinde restoran tarafı var. Açık büfe kahvaltı veriliyor. Muhtemelen günün diğer saatlerinde de diğer öğünlerin yemekleri veriliyordur. Müzeye girmeden önce orada oturup bir çay veya kahve içip laflayabilirsiniz. Ancak özellikle yoğun saatlerde ne olur ne olmaz diye rezervasyon yaptırmayı unutmayın. Fiyatlar bir öğretmenevi için azıcık fazla ama tarihi bir yerde yemek yediğimizi düşünürsek uygun diyebiliriz.

Girişteki büyük alanda yemek yedikten sonra bir kapıdan merdivenlerin olduğu yere geçiliyor. Adile Naşit'in elinde zille koşarak indiği merdivenler olduğunu görünce birazcık duygulanıyorsunuz. Tam o sırada nostalji havasına girmişken sağ tarafınıza bakın. Orada küçük bir kapı fark edeceksiniz. Bu kapının üstünde 6-A Edebiyat yazıyor. İşte burası yıllar yılı izlediğimiz Hababam Sınıfı'nın çekildiği sınıf. İçeri girince sınıfın küçüklüğüne önce şaşırıyorsunuz. Sonra sınıfın her köşesini parmakla işaret ederek ''aa bak burada da şunu yapmışlardı...'' diyorsunuz. Biraz hevesinizi alınca masanın üzerindeki karakterlerle fotoğraf çekiliyorsunuz. Hele de Damat Ferit'in yanına oturup fotoğraf çekilenlerdenseniz gruba hoş geldiniz.

Fotoğraflar, çay kahve eşliğinde izlenen filmin sahneleri derken Adile Sultan Kasrı'nın dışına
çıktığınızda sizi Kel Mahmut'un tepesinde durup 'napıyorsunuz siz bakiim orada' dediği merdivenleri görüyorsunuz. Sonra bir iç çekip vay be bunları da mı görecektik diyerek saraya veda ediyorsunuz.
Valhasılıkelam İstanbul'a gelinip 5 dakikalığına bile olsa ziyaret edilmesi gereken az sayıdaki nostaljik yerlerden biri burası. 

TURŞU SUYU LİMONLA MI SİRKEYLE Mİ?

Başlık tanıdık geldi mi? Evet, doğru bildiniz. Neşeli Günler.
Ben ne yazık ki ilk çıktığı zamanlara denk gelemesem de internet denilen meret sayesinde oturup tekrar tekrar izlemişliğim vardır.

Bir gün rastgele sayfaları dolaşıp İstanbul'da neler yapılır diye araştırıyordum ki önüme 'Cihangir Asri Turşucusu' çıktı. Burası Neşeli Günler'in çekildiği turşucuymuş.
Biz de bunu duyduktan sonra soluğu Cihangir'de aldık. Çevreye sormama rağmen kimse ne bu turşucuyu duymuş ne de görmüştü. Tabii ben de yanlış kişilere sormuş olabilirim.
Neyse teknoloji gelişti artık, telefondan açtık navigasyonu, bir bakmışız Asri Turşucusu'nun önündeyiz.
Dışarıdan ve içeriden eski olduğu anlaşılmasına rağmen içerisi tabi ki de dizideki haliyle kalmamış. Ancak hayal gücü her zaman yerinde duruyor.
Giderseniz bir turşu suyu içip filmin bir kısmını da havaya girmek için içeride izlemenizi tavsiye ederim.
Turşu suyu limonla mı sirkeyle mi daha güzel konusuna gelince, sormadık. Sır kalsın. Geri dönmek için nedenimiz olsun.

Yorumlar

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar