KONT DRACULA
Twilight veya Vampire Diaries değil, Dracula arkadaşlar. Vampir hikayelerinin anası, Bram Stoker'ın 1897 de yazdığı şimdiki gençlik film ve kitaplarından tamamen ayrı kategoride olan Dracula'dan bahsediyorum.
Klasiktir kendileri. Sarımsaktan ve haçdan korkan, aynada yansıması olmayan, gece olunca tabutundan doğrulan, vampire dönüşebilen kısacası bildiğimiz ve gençlik filmlerinde olmayan (bana göre daha güzel olan) bir yapıttır.
Ayrı yeten bilmek isteyenler için, hala Transilvanya'ya(Romanya) Bran kalesi olarak bilinen Dracula'nın Şatosu'na turist akını uğramaktadır. Romanya turizimcileri kazığa dizilen Türklere kaleyi bu kadar ünlendirdikleri için teşekkür etmeli diye düşünüyorum. Zaten hep iyiliği biz yaparız parayı onlar alırlar.
Klasiktir kendileri. Sarımsaktan ve haçdan korkan, aynada yansıması olmayan, gece olunca tabutundan doğrulan, vampire dönüşebilen kısacası bildiğimiz ve gençlik filmlerinde olmayan (bana göre daha güzel olan) bir yapıttır.
KONT DRACULA
Drakula'nın nasıl kan emici vampir ünvanını aldığına gelirsek, söz konusu karakterimiz Romanya'nın Transilvanya bölgesinde bir şatoda yaşayan ve tarihi bilgilere göre Türk ve Moğol saldırıları yüzünden Türkleri şatosunun önünde kazığa dizerek aramızda ''Kazıklı Voyvoda'' ünvanını almıştır. Sonra Bram Stoker'ın kitabına konu olmuş, vampir hikayelerinin altyapısını oluşturmuş ve günümüzde de ününü sürdürmektedir.Ayrı yeten bilmek isteyenler için, hala Transilvanya'ya(Romanya) Bran kalesi olarak bilinen Dracula'nın Şatosu'na turist akını uğramaktadır. Romanya turizimcileri kazığa dizilen Türklere kaleyi bu kadar ünlendirdikleri için teşekkür etmeli diye düşünüyorum. Zaten hep iyiliği biz yaparız parayı onlar alırlar.
BRAN KALESİ
Turizmciler yine her gizemli yerde olduğu gibi bu kaleye daha da dikkat çekmek için garip hikayeler uydurmuşlar. Kalenin içindeki gizli tünellerden gelen seslerden tutup kalede esrarengiz bir şekilde kaybolan insanlara kadar istediğiniz hikayeyi bulabilirsiniz. Yalnız şöyle bir not eklemek istiyorum: kalenin böyle ihtişamlı göründüğüne bakmayın içinde kaybolmak için biraz küçük ^.^
Kont Dracula hakkında çıkan sayısız filmler arasında benim en beğendiklerim Nosferatu ve 1931 yapımı Dracula filmi.
Nosferatu filmi biraz daha eskiye dayandığı için sessiz sinema şeklindedir bu yüzden Dracula(1931) yapımı filmi daha çok ilgi göreceğini düşünüyorum. Yine siyah beyaz olan bu film dönemin imkanlarına göre çok başırılı olmasıyla birlikte güzel bir soundtrackı vardır. Philip Glass'ın Dracula isimli filmin de jeneriğine sahiplik yapan bu parçayı şiddetle tavsiye ederim.
-Sueda-
Dracula bir külttür! Ve tamam, yani "vampir" dediğimiz şey hep bir parça romantik bir şey olmuştur, evet ama şu modern çağın ergenlere ve annelere hitap ettiği romantik kültürün bir kuklası olacak kadar da değil! Romantik edebiyat kısmında kapaklarında filinta gibi bebelerin olduğu "vampir" romanlarını gördükçe nasıl da titrer içim hala! Kont Dracula ile Bram Stoker'ın kemikleri sızlıyordur eminim... Sen o kadar kazıklı Voyvoda diye anıl, vampirizm popülasyonunun çıkış noktası ol, yerini parlayan vejetaryan vampirler alsın... Yazık... Çok yazık!!! ;m; Not: Nosferatu ve Dracula filmleri harikaydı ancak bana göre gelmiş geçmiş en harika Dracula uyarlaması daima Hellsing ve gelmiş geçmiş en harika Dracula da daima Alucard olacaktır.
YanıtlaSilKesinlikle katılıyorum ve Dracula gerçek tarihi kişiliğiyle Türklerin tarihinde de yer etmiş ve üzerine efsaneler türetilmiş bir eser. Özellikle son çıkan Dracula Untold filmini izlerken kınadım yapımcıları. Sadece film yapmak için yapılmış aynı zamanda tarihimiz kötülenmiş. Yazık ;m;
YanıtlaSil